Bu haftanın konusu Türkiye’de havacılıkta odaklanmamız gereken alanlar. Ne yaparsak teknoloji olarak Dünya’yı yakalayabiliriz? Hangi konuların öncelikli olması gerekiyor vb. soruları cevaplamaya çalışacağım. Bildiğiniz üzere havacılık sürekli bir gelişme içinde. Yeni teknolojiler, havacılıkta teker teker günümüze uyarlanmaya çalışılsa da aslında ilerleme diğer sektörler kadar hızlı olamıyor. Bunun önündeki en önemli etken kuşkusuz uluslararası regülasyonlar. Bu sebeple bir uçak üretildiğinde üzerinde çok büyük değişiklikler yapılmadan 20-30 yıl kullanılabiliyor. Buna örnek vermek gerekirse, kişisel olarak disket kullanımı 10-15 yıl önce son bulsa da hala birçok uçağın yazılım güncellemelerinde disketler kullanılabiliyor. Bu tür örnekleri arttırmak mümkün. Havacılıkta eskiden gelen alışkanlıkların değişmesi gerekiyor. Artık dünya değişiyor. Karbon emisyonunu azaltmak için hedefler belirleyen otoriteler, bunların gerçekleşmesinin tek yolunun tasarımlarda ciddi değişiklik ile gerçekleşeceğini biliyorlar.
Sivil Havacılık
Havacılık açısından dolu dolu bir haftayı geride bıraktık. Havacılıkta gelişmeler ve haberler o kadar hızlı yayılıyor ki takip etmekte zorlanıyorum. O yüzden bu hafta sizlere bir konu hakkında yazmaktan ziyade güncel konuların özetini yazmaya karar verdim. Ayrıca havacılık trendleri hakkında konuşacağız! Fazla vakit kaybetmeden hızlıca konularımıza değinmeye başlayalım.
Yeni hafta yeni bir yazı ile karşınızdayım. Geçen hafta belirttiğim üzere bu hafta Türk Sivil Havacılığına eleştirel bir yaklaşım ile köşe yazımı yazıyor olacağım. Burada temel amacımız eleştirerek daha da gelişmemiz. Türk havacılığı son yıllarda çok şahlandı. Burada şüphesiz başarılı bir havacılık yönetimi mevcut. Krizleri de havacılık adına güzel yönettik diyebiliriz. Peki her şey güllük gülistanlık mı? Eksiklerimiz yok mu? Bu hafta gelin size kendi açımdan havacılıktaki eksiklerimizi anlatayım.
Siyaset ve Havacılık
Maalesef ülkemizde siyaset her türlü kurumu ele geçirmiş durumda. Havacılıkta siyasetten ziyade ulusal çıkarlar göz önünde bulunmalıdır. Türkiye jeopolitik olarak çok ama çok iyi konumda yer alıyor. Havacılık açısından dünya ısı haritası doğuya kayıyor. BU sebeple Londra, Amsterdam, Paris, Frankfurt gibi çok büyük merkezlerden ziyade İstanbul, savaş öncesi Moskova gibi daha doğu eksenli şehirlere kayıyor. Şu anda Moskova bu denklemin dışında. İstanbul doğal olarak gelecek vadediyor. Burada iki husus var. Öncelikle bu gelişme ve büyüme kaçınılmazdı. İkincisi bu büyüme iyi yönetildi. Ancak elimizde birçok imkân var ve bunları kullanmıyoruz. Hadi gelin bunlara değinelim.
Herkese tekrardan merhabalar. Bu haftaki konumuz yeni nesil uçaklardan Boeing 777X ve Airbus A350-1000 uçaklarının hangisi bayrak taşıyıcı havayolumuz Türk Hava Yollarının filosunda görev yapacak ya da hangisi görev yapabilir bunları konuşacağız. Bu yazımızda THY’nin kararı ne olur onu konuşacağız. Dilerseniz yazımıza geçelim.
Bizim gibi havacılık tutkunları ülkemiz havayollarında farklı bir uçak görünce içimiz kıpır kıpır oluyor. Özellikle son dönemde filolara katılan Boeing 787-9, Airbus A350-900 tipi gibi yeni nesil yolcu uçakları çok gözde konumlarda. Ancak havayolunun bir uçak tipini filosuna katabilmesi için ekip ve filo planlaması, uçak tipinin hangi destinasyonlarda kullanılacağı, maliyeti ve yakıt tasarrufu gibi çeşitli etkenleri göz önünde bulundurması ve buna göre sipariş vermesi gerekiyor. Benzer şekilde THY’nin kararı da bu çerçevede şekillenecek.
Bu haftaki yazımıza konu olan uçaklar ise uçak üreticilerinin yeni modelleri olan B777X ve Airbus A350-1000 uçakları. Türk Hava Yollarının Avustralya kıtasında bulunan yoğun balkan nüfusu nedeniyle destinasyonlar açmak istediğini biliyoruz ancak şu anda filosunda bulunan uçakların menzilleri Avustralya kıtasına yetmiyor. Yeni gelen Boeing 787 ve Airbus A350 uçaklarının menzilleri kısmen bazı şehirlerine yetişse de (Darwin gibi), Başkent Melbourne için menzilleri yeterli olmuyor. Bu nedenle Türk Hava Yolları bu gibi destinasyonlar için yakın tarihte bu uçaklardan sipariş verebilir.
Ancak şu anda bu siparişi konuşmak için çok erken. Daha yeni yeni toparlanmaya başlayan havacılık sektörü ve bahsettiğimiz uçakların kendini tam olarak kanıtlayamamış olması ve THY’nin emin olmadan uçak siparişi vermemesi gibi etkenler süreci uzatabilir. Biz bu uçakların özelliklerini ve THY’ye ne gibi fayda sağlar bunları konuşacağız. Dediğimiz gibi THY’nin kararı birçok faktöre bağlı. Hadi bu uçakları yakından inceleyelim.
Covid19 gösterdi ki plansız atılan her adım, acelece alınan her karar dönüp dolaşıp yine sizi buluyor.
Buna en güzel örnek Amerika Birleşik Devletlerindeki pilot açığı. ABD, hepimizin bildiği üzere Dünya’da havacılığın en gelişmiş olduğu bölgedir. Covid zamanında burada alınan kararların herkese örnek olması gerekiyor. Gelin hep beraber bu dönemde neler oldu ona bakalım.
Pandeminin yayılmaya başlaması ile şirketler kontrolsüz bir dalışa geçtiler. Birçok şirket maliyet kısıtlamalarına kontrolsüz bir yoldan gitmeye başladı. Bunun sonucunda şirketler, uçakları erken emekli etmek, çalışanlarla yolları ayırmak, verimsiz gördükleri rotaları kapatmak ve çalışanlara erken emekliliği teşvik edici tekliflerde bulunarak nakit akışını dengelemeye çalıştı. Ancak yapılan bu hesaplar ABD’li hava yolları için tutmadı. Dünya ortalamasına göre çok hızlı bir toparlanma eğilimine giren ABD’de bugün birçok uçuş, ekip yetersizliği veya pozitif vakalar sebebiyle iptal edilmektedir.
Yeni bir hafta ve yeni bir yazı ile karşınızdayım. Bu hafta pilot olmak üzerine konuşacağız. Salgından etkilenen sektörlerin başında kuşkusuz havacılık geliyor. Ben de bu dönemde pilot olmak ile ilgili birçok soru alıyorum. Gelin o zaman pilot olmanın dünü, bugünü ve yarını hakkında konuşalım.
2014-2019 arasında pilot olunca işsiz kalacak mıyım diye bir derdiniz yoktu. Şirketler durmaksızın pilot arayışı içindeydi. İbre pilotlardan yanaydı. Birçok şirket pilotlarını tutabilmek için maaşlarını arttırdı. Ancak covid19 ile bu ibre bir anda tersine döndü. Birçok pilot işini kaybettiği gibi yeni mesleğe başlayacak birçok pilot iş bulamadı ve bulamıyor.
Tekrardan merhabalar. Bu hafta yeni nesil kargo uçakları hakkında konuşacağız. Bilindiği üzere Boeing’in kargo uçakları üzerinde Airbus’a karşı ciddi bir üstünlüğü bulunmakta. Boeing B747, B777, B767 uçakları ile bu zamana kadar kargo pazarına hakimdi. Airbus ise A330 kargo varyantı ile Boeing karşısında yer almaktaydı. Bu açıklamalara sonradan kargo konfigürasyonuna dönüştürülen uçakları ve B737 ve A320 serisi uçakları dahil etmedim.
Singapur havacılık fuarında A350 kargo versiyonunun siparişleri gelmeye başladı. Uçak fabrika çıkışı kargo uçağı olarak üretilecek sonradan dönüştürülmeyecek. Bu bağlamda Airbus’ın yeni nesi uçakları ile uyumlu olup, yakıt tüketimi, iki motorlu olması, birim başına düşen toplam giderlerin azalmasında büyük rol oynayacak. Bu gelişmelerden sonra Boeing’de sessiz kalmayarak A350F uçağına karşılık B777-8F uçağını duyurdu.
2021 yılı sivil havacılık açısından iyi geçmedi. IATA tarafından açıklanan verilere göre 2021 yılında uçuşlara talep (RPK) 2019 yılına göre %58.4 azaldı. Havacılık küresel olduğundan dolayı pandeminin de etkisi küresel boyutlarda hissediliyor. Bu sebeple uluslararası uçuşlarda 2021 yılında iç hat seferlerine kıyasla daha fazla düşüş yaşandı. Uluslararası uçuşlara talep 2021 yılında pandemi öncesine göre (2019 yılı) %75.5 azaldı. Benzer şekilde kapasite (ASK) 2019 yılı verilerine göre %65.3 azalırken, doluluk oranı ise %24 oranında gerileyerek ortalama doluluğu %58 oranına düşürdü. Kapasitenin bu kadar düşürülmesine rağmen doluluğun normal değerlerden (%80 civarı) bu kadar uzak olması havacılık için iyi bir sonuç değil. Benzer şekilde iç hat seferleri de 2019 yılına göre düşüş gösterdi. Toplam iç pazar talebindeki düşüş %28.2 olurken kapasite %19.2 azalmış, doluluk oranı ise %9.3 gerileyerek %74.3 olmuştur.
Bu hafta sizlerle ticari havacılıkta 2022 yılından beklentilerimi paylaşıyor olacağım. Konuya girmeden önce sizlere geçen haftaki geri dönüşleriniz için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok güzel geri dönüşler aldım. Geri dönüşleriniz beni her geçen gün daha da motive etmekte. Havacılık benim için bir tutku ve en büyük hobim. Geçen haftaki yazımı okumayan arkadaşlar yazıya buradan ulaşabilir. Hadi o zaman bu haftaki konumuzdan bahsedelim. Bu hafta havacılığı 2022’de neler bekliyor konusuna değineceğiz.
2021 yılında havacılık COVID etkisinden maalesef kurtulamadı. 2022 yılında da bu etki şiddetini azaltarak devam edecek. Trend vektörler incelendiğinde havacılık camiasının küresel anlamda karlılığa geçebilmesinin ancak 2025 yılında mümkün olabileceği görüşü hâkim. Tabi tam olarak yorum yapmak çok zor. Her yeni varyant, ülkelerin önlemlerini sıkılaştırması ve havacılığı daha da kısıtlaması ile sonuçlanıyor. Bu da beklentileri tamamıyla değiştiriyor.
- 1
- 2