Bu hafta Türkiye’de pilot olmanın zorluğu hakkında konuşacağız. Bu satırları bir pilot olarak yazıyorum. Tamamen kendi objektif görüşlerimi sizinle paylaşıyor olacağım. Pilotluk birçok kişi için gözde bir meslek. Kimisi yüksek maaşı kimisi ise çocukluk hayalini gerçekleştirmek için türlü sıkıntılara katlanarak pilot oluyor. Ancak birçok pilot uzun süren eğitim serüvenin sonucunda da iyi çalışma şartlarına sahip olmadığı için yaptığı işten memnun olmuyor ancak GÖRECE olarak yüksek maaş kazandığını düşündüğünden de bir ömür dert yanıyor. Pilot olmanın zorluğu altında kültürel/sosyolojik sıkıntılar yatıyor. Ülkenin ekonomik gerçekleri yatıyor. İsterseniz çok vakit kaybetmeden madde madde Türkiye’de pilot olmanın zorlukları ve sıkıntılarına değinelim.
Havacılık
Yeni hafta yeni bir yazı ile karşınızdayım. Geçen hafta belirttiğim üzere bu hafta Türk Sivil Havacılığına eleştirel bir yaklaşım ile köşe yazımı yazıyor olacağım. Burada temel amacımız eleştirerek daha da gelişmemiz. Türk havacılığı son yıllarda çok şahlandı. Burada şüphesiz başarılı bir havacılık yönetimi mevcut. Krizleri de havacılık adına güzel yönettik diyebiliriz. Peki her şey güllük gülistanlık mı? Eksiklerimiz yok mu? Bu hafta gelin size kendi açımdan havacılıktaki eksiklerimizi anlatayım.
Siyaset ve Havacılık
Maalesef ülkemizde siyaset her türlü kurumu ele geçirmiş durumda. Havacılıkta siyasetten ziyade ulusal çıkarlar göz önünde bulunmalıdır. Türkiye jeopolitik olarak çok ama çok iyi konumda yer alıyor. Havacılık açısından dünya ısı haritası doğuya kayıyor. BU sebeple Londra, Amsterdam, Paris, Frankfurt gibi çok büyük merkezlerden ziyade İstanbul, savaş öncesi Moskova gibi daha doğu eksenli şehirlere kayıyor. Şu anda Moskova bu denklemin dışında. İstanbul doğal olarak gelecek vadediyor. Burada iki husus var. Öncelikle bu gelişme ve büyüme kaçınılmazdı. İkincisi bu büyüme iyi yönetildi. Ancak elimizde birçok imkân var ve bunları kullanmıyoruz. Hadi gelin bunlara değinelim.
Herkese tekrardan merhabalar. Bu haftaki konumuz yeni nesil uçaklardan Boeing 777X ve Airbus A350-1000 uçaklarının hangisi bayrak taşıyıcı havayolumuz Türk Hava Yollarının filosunda görev yapacak ya da hangisi görev yapabilir bunları konuşacağız. Bu yazımızda THY’nin kararı ne olur onu konuşacağız. Dilerseniz yazımıza geçelim.
Bizim gibi havacılık tutkunları ülkemiz havayollarında farklı bir uçak görünce içimiz kıpır kıpır oluyor. Özellikle son dönemde filolara katılan Boeing 787-9, Airbus A350-900 tipi gibi yeni nesil yolcu uçakları çok gözde konumlarda. Ancak havayolunun bir uçak tipini filosuna katabilmesi için ekip ve filo planlaması, uçak tipinin hangi destinasyonlarda kullanılacağı, maliyeti ve yakıt tasarrufu gibi çeşitli etkenleri göz önünde bulundurması ve buna göre sipariş vermesi gerekiyor. Benzer şekilde THY’nin kararı da bu çerçevede şekillenecek.
Bu haftaki yazımıza konu olan uçaklar ise uçak üreticilerinin yeni modelleri olan B777X ve Airbus A350-1000 uçakları. Türk Hava Yollarının Avustralya kıtasında bulunan yoğun balkan nüfusu nedeniyle destinasyonlar açmak istediğini biliyoruz ancak şu anda filosunda bulunan uçakların menzilleri Avustralya kıtasına yetmiyor. Yeni gelen Boeing 787 ve Airbus A350 uçaklarının menzilleri kısmen bazı şehirlerine yetişse de (Darwin gibi), Başkent Melbourne için menzilleri yeterli olmuyor. Bu nedenle Türk Hava Yolları bu gibi destinasyonlar için yakın tarihte bu uçaklardan sipariş verebilir.
Ancak şu anda bu siparişi konuşmak için çok erken. Daha yeni yeni toparlanmaya başlayan havacılık sektörü ve bahsettiğimiz uçakların kendini tam olarak kanıtlayamamış olması ve THY’nin emin olmadan uçak siparişi vermemesi gibi etkenler süreci uzatabilir. Biz bu uçakların özelliklerini ve THY’ye ne gibi fayda sağlar bunları konuşacağız. Dediğimiz gibi THY’nin kararı birçok faktöre bağlı. Hadi bu uçakları yakından inceleyelim.
Covid19 gösterdi ki plansız atılan her adım, acelece alınan her karar dönüp dolaşıp yine sizi buluyor.
Buna en güzel örnek Amerika Birleşik Devletlerindeki pilot açığı. ABD, hepimizin bildiği üzere Dünya’da havacılığın en gelişmiş olduğu bölgedir. Covid zamanında burada alınan kararların herkese örnek olması gerekiyor. Gelin hep beraber bu dönemde neler oldu ona bakalım.
Pandeminin yayılmaya başlaması ile şirketler kontrolsüz bir dalışa geçtiler. Birçok şirket maliyet kısıtlamalarına kontrolsüz bir yoldan gitmeye başladı. Bunun sonucunda şirketler, uçakları erken emekli etmek, çalışanlarla yolları ayırmak, verimsiz gördükleri rotaları kapatmak ve çalışanlara erken emekliliği teşvik edici tekliflerde bulunarak nakit akışını dengelemeye çalıştı. Ancak yapılan bu hesaplar ABD’li hava yolları için tutmadı. Dünya ortalamasına göre çok hızlı bir toparlanma eğilimine giren ABD’de bugün birçok uçuş, ekip yetersizliği veya pozitif vakalar sebebiyle iptal edilmektedir.
Herkese tekrardan merhaba bu haftaki yazımda üretilemeyen uçaklar konusunu ele alacağım. Hadi yazımıza geçelim.
1-Boeing 2707
60’lı yıllarda giderek popüler olan havayolu taşımacılığında sesten hızlı yolcu uçaklarının da dönemi başlıyordu. İnsanlar geleceğin sesten hızlı yolcu uçaklarında olduğunu düşünüyordu. Sovyetler Birliği Tupolev 144’ü geliştirirken Amerika Birleşik Devletleri bu yarışta kendini unutturmamıştı ve Boeing 2707 projesiyle masaya oturmuştu. Boeing 2707’nin -100,-200 ve -300 olmak üzere üç varyantı vardı ve değişken kanatlara sahipti. Ses hızının 3 katı hızında yani 3,00 mach hızla uçabilecek ve 300 yolcuyu taşıyabilecek şekilde dizayn edilen Boeing 2707; çevresel faktörler ve devletin fon kesintisi nedeniyle kağıt üzerinde bir proje olarak tarihin tozlu raflarında yerini almıştı. Prototipi Amerika’da Hiller Havacılık Müzesinde sergilenen 2707; asla üretilememişti. Boeing 2707’den ileriki yazılarımda detaylı olarak bahsedeceğim.
Yeni bir hafta ve yeni bir yazı ile karşınızdayım. Bu hafta pilot olmak üzerine konuşacağız. Salgından etkilenen sektörlerin başında kuşkusuz havacılık geliyor. Ben de bu dönemde pilot olmak ile ilgili birçok soru alıyorum. Gelin o zaman pilot olmanın dünü, bugünü ve yarını hakkında konuşalım.
2014-2019 arasında pilot olunca işsiz kalacak mıyım diye bir derdiniz yoktu. Şirketler durmaksızın pilot arayışı içindeydi. İbre pilotlardan yanaydı. Birçok şirket pilotlarını tutabilmek için maaşlarını arttırdı. Ancak covid19 ile bu ibre bir anda tersine döndü. Birçok pilot işini kaybettiği gibi yeni mesleğe başlayacak birçok pilot iş bulamadı ve bulamıyor.
Merhaba bugün sizlere Havacılıkta yeni bir çağı başlatan ve Havacılık camiasında ‘Queen of the Skies’ yani ‘Gökyüzünün Kraliçesi’ olarak adlandırılan Boeing 747 uçağının hikayesini anlatacağım. Vakit kaybetmeden yazımıza geçelim.
1963 YILINDAKİ BOEING 747 TASARIM HİKAYESİ
Boeing 747 yolcu uçağının hikayesinin anlatabilmemiz için biraz eskiye gitmemiz gerekiyor. Sanıldığının aksine 1969 yılına değil, sizleri biraz daha eskiye götüreceğim.
Takvimler 1963 yılını gösterdiğinde Amerikan Hava kuvvetlerinin çok büyük askeri kargoları taşıyabilecek bir nakliye uçağı ihtiyacı doğmuştu. Halihazırda bulunan C-141 Starlifter uçağı bu taleplere gerek menzili gerek kargo kapasitesi açısından yetersiz kalıyordu. Amerikan Hava Kuvvetleri okyanusu aşabilecek ve geniş kargo kapasitesi imkanı sunan yeni bir uçak arayışına girmişti.
Tekrardan merhabalar. Bu hafta yeni nesil kargo uçakları hakkında konuşacağız. Bilindiği üzere Boeing’in kargo uçakları üzerinde Airbus’a karşı ciddi bir üstünlüğü bulunmakta. Boeing B747, B777, B767 uçakları ile bu zamana kadar kargo pazarına hakimdi. Airbus ise A330 kargo varyantı ile Boeing karşısında yer almaktaydı. Bu açıklamalara sonradan kargo konfigürasyonuna dönüştürülen uçakları ve B737 ve A320 serisi uçakları dahil etmedim.
Singapur havacılık fuarında A350 kargo versiyonunun siparişleri gelmeye başladı. Uçak fabrika çıkışı kargo uçağı olarak üretilecek sonradan dönüştürülmeyecek. Bu bağlamda Airbus’ın yeni nesi uçakları ile uyumlu olup, yakıt tüketimi, iki motorlu olması, birim başına düşen toplam giderlerin azalmasında büyük rol oynayacak. Bu gelişmelerden sonra Boeing’de sessiz kalmayarak A350F uçağına karşılık B777-8F uçağını duyurdu.
Here we go. Time flies. It’s already the second video of the #PilotTalk February video series.
In February’s video, I have talked about flying over Bermuda Triangle, North Atlantic Flights, and so on. I have also talked about Riyadh, Nairobi, Miami, Istanbul, Oslo, and Amsterdam Flights. Didn’t forget to mention a couple of words about my simulator session as well. I hope you will enjoy PilotTalk February 2022.
Pekala, gidelim. Zaman akıp gidiyor. Bu zaten #Pilottalk video serisinin ikinci videosu.
Şubat ayındaki videoda Bermuda Şeytan Üçgeni üzerinden uçmaktan, Kuzey Atlantik Uçuşlarından vb. Bahsettim. Riyad, Nairobi, Miami, İstanbul, Oslo ve Amsterdam Uçuşlarından da bahsettim. Simülatör seansım hakkında da birkaç kelime söylemeyi unutmadım. Umarım beğenirsiniz #Pilottalk February 2022.
There is no perfect job in the world. There are some disadvantages of being an airline pilot too. In this video, we are gonna cover 7 disadvantages of being an airline pilot. If you are curious about these disadvantages from my perspective, I invite you to watch this video.
Dünyada mükemmel bir iş yoktur. Havayolu pilotu olmanın bazı dezavantajları da var. Bu videoda, havayolu pilotu olmanın 7 dezavantajını ele alacağız. Bu dezavantajları benim açımdan merak ediyorsanız, sizi bu videoyu izlemeye davet ediyorum.