Herkese yeni bir yazıdan merhaba! Bu yazımda Havacılıkta İklim Değişikliği Mücadelesi hakkında konuşacağız.
Küresel ısınmayı hepimiz duymuşuzdur ve daha da çok duyacak gibiyiz çünkü Dünya’mız bir küresel ısınma sorunuyla karşı karşıya. Küresel ısınmanın ortaya çıkardığı tehlikeli durum günden güne artmaktadır. Dünya nüfusunun, sanayileşmenin ve tükenebilir kaynak kullanımının artmasıyla gökyüzüne salınan CO2 bizim Dünya’mız için büyük bir tehlike olduğunu tekrar belirtmek isterim.
Havacılık endüstrisinin faaliyetleri diğer endüstrilere nazaran daha az olduğu gibi çevreye verdiği zarar da az. Fakat küçümsenmeyecek bir boyutta olduğunu istatistiksel verilere bakarak görebiliyoruz. Hava trafiğinin artması ile bunu bir tehlike olarak gören Avrupa Komisyonu, Avrupa havalimanlarından kalkan her uçak için bir karbon emisyon limiti önerdi. Komisyon bu fikri sunarken, havacılıktaki inanılmaz büyümenin sonucu olarak havacılık emisyonlarındaki artışın diğer sektörlere nazaran daha çok olduğunu öne sürdü.
Fakat Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), havacılık ve küresel ısınma konusunda dengeli bir görüşü yeniden tesis etmek istiyor. IATA, hava taşımacılığının önemli bir sera gazı emisyonu kaynağı olduğu iddialarını ortadan kaldırmayı amaçlayan beş maddelik brifing yayınladı bu maddeler:
- Hava taşımacılığı küresel CO2 emisyonunun yalnızca %2’sine katkıda bulunuyor.
- Son 40 yılda, yolcu-kilometre başına emisyon %70 oranda azaldı
- Son 10 yılda, hava yolu yakıt verimliliği %20 gelişti.
- Alternatif bir taşımacılık olmadığı için 1500 kilometre üstü uçuşlar havacılık emisyonunun %80’inin oluşturuyor.
Taşımacılık ve Çevre için Avrupa Federasyonu (T & E) IATA’nın sunduğu bu maddelere katılmadı. T & E, 4 madde yayımladı:
- %2 rakamı yalnızca karbon emisyonlarını ifade eder, havacılığın neden olduğu sirüs bulutları gibi diğer iklim etkilerini ifade etmez.
- %2’lik rakam 1992 yılındandır, son 15 yılda küresel havacılığın büyümesindeki patlamayı içermemektedir.
- Havacılığın iklim değişikliğine gerçek küresel katkısı, havacılığın neden olduğu sirüs bulutlarının etkisine bağlı olarak %4 ila 9 arasındadır.
- Uçak yakıt verimliliği hiç gelişmedi. 1950’lerin tipik yolcu jetleri günümüz tipik yolcu jetleri kadar yakıt verimliliği vardı.
Murat Taşdemir ve Erdal Aydın’ın “Havacılıkta Karbon Azaltım Uygulamaları ve Şirket Stratejileri” adlı bir bilimsel araştırmalarında genel anlamda ulaşımın sera gazı emisyonu salınımında diğer etkenlerden daha az olduğu gözlenmiştir. Ulaşım sektörü de kendi içerisinde; havacılık, denizcilik, demir yolu, boru taşımacılığı ve kara olmak üzere ayrılmıştır bunların ulaşım içerisindeki payı şu şekildedir:
- Havacılık: %12
- Denizcilik: %11
- Demir yolu: %2
- Boru taşımacılığı: %2
- Kara: %73
Bu verilere baktığımızda hava yolu taşımacılığının kara taşımacılığına nazaran yine daha az zararlı olduğunu görüyoruz fakat yine aynı çalışmada 2040 yılında uçak sayısının 2 katına çıkması beklenmektedir ve bunun sonucunda doğaya salınan zararlı gazların artması öngörülmektedir.
Havacılıkta İklim Değişikliği Mücadelesi yazımın sonuna geldik. Umarım gelecek nesillere güzel bir Dünya bırakmak adına daha çok bilimsel çalışmalar ile bunların üstesinden geliriz ve yine umarım ki doğa ile olan savaşı bir gün kazanmayız çünkü kazanırsak, KAYBEDECEĞİZ.
KAYNAK
1- Taşdemir M., Aydın E., 2021, HAVACILIKTA KARBON AZALTIM UYGULAMALARI VE ŞİRKET STRATEJİLERİ, International Symposium of Scientific Research and Innovative Studies, 22-25