Bu haftaki konumuz sürdürülebilir havacılık. Wright kardeşlerin ilk uçuşundan bu yana havacılık çok hızlı bir gelişim içine girdi. Günümüzde havacılık teknolojik ilerleme açısından maalesef beklenin altında kaldı. Yeni nesil uçakların hepsinde yeni nesil teknolojiler kullanılarak yakıt tasarrufunu maksimize etme fikri yatıyor. Peki bu konularda firmalar ne kadar başarılı? B787’de kompozit malzemeler ile dayanıklılık arttırılıp, toplam ağırlığın azaltılması istendi. Bu konuda birçok sıkıntılar yaşadı. Yakın zamana kadar üretim kalitesinin yetersiz olmasından dolayı da FAA tarafından bu uçakların teslimatına onay verilmiyordu. Yeni nesil B777x’in ilk teslimatı, aldığımız son habere göre resmi olarak 2025 yılına ertelendi. Bakalım bu sefer başka sıkıntı çıkacak mı?
Bazı Airbus A320 Neo modellerinde hepimizin bildiği üzere motor sıkıntıları bulunuyordu. Benzer şekilde A350 modelinde de Qatar Havayolları ile üretim kalitesi ve boya atması konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Bu konuda mahkemelik oldular. Günümüzde bunun gibi birçok yeni nesil teknolojik gelişmelerde havacılık sıkıntı çekiyor. Bir diğer yandan da teknolojik ilerlemeler için 2050’yılı hedef gösteriliyor. Bu tarihte karbon emisyonunu sıfıra çekmek temel hedef. Sizce bu hedef tutacak mı?
Havacılık çok sıkı regülasyona tabi bir sektördür.
Bu bağlamda yenilikçi yaklaşımların kendilerini kanıtlamadan uçaklarda yer almaması en temel kuraldır. Günümüzde kapitalist yaklaşımın getirdiği kar maksimizasyonu, maliyet minimizasyonu maalesef havacılık çevrelerince yanlış anlaşılıyor. Bu duruma B737 Max hataları, B787 kalite problemleri, A350’de yer alan boya sıkıntılarını verebiliriz. Peki bu durumları da göz önünde bulundurursak gelecekte bizleri neler bekliyor? Havacılıkta dünya ne tarafa doğru evriliyor? Bundan 50 sene sonra havacılık nasıl olacak? Bu konular hakkında düşünceleriniz neler? Gelin biraz da bu konulara değinelim.
Günümüzdeki en popüler başlıklardan bir tanesi de sürdürülebilir havacılık. Sürdürülebilir havacılık temelinde daha temiz, daha sessiz ve daha akıllı bir ulaşım altyapısını hedeflemektedir. Sürdürülebilir yakıtlar, batarya teknolojileri, tamamen elektrikli uçaklar, sıfır karbondioksit emisyonu sürdürülebilir havacılığın en güncel konularını oluşturmakta. Havacılık insan kaynaklı karbondioksit emisyonunun yaklaşık yüzde 2’sini oluşturuyor. Ulaşım kategorisinde karbondioksit emisyon oranlarına bakacak olursak Havacılık toplam ulaşım sektörünün %12’sini oluşturuyor. Kara ulaşımı %74’ile karbondioksit emisyonunun büyük bir bölümünü oluşturuyor. Bu durumda %12 size küçük bir oran gibi gelebilir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki ulaşımda neredeyse bütün otomobil üreticileri en küçük araçtan tır sektörüne kadar olan yelpazede elektrikli araçlara geçiyor. Bu süreç çok hızlı gelişiyor. Otomotiv sektöründe sertifikasyon havacılık kadar katı değil ve gelişimler çok hızlı. Bu sebeple %74’lük emisyonu oluşturan kısım havacılıktan önce 0’değerine ulaşabilir.
Avrupa Birliği daha temiz havacılığı desteklemek için 735 milyon euro’luk destek fonunu duyurdu. Bu fon; hidrojenli güç üretimi, kısa ve orta menzil için hibrit ve elektrikli güç üretimi, havacılıkta transversal (Türkçesini bulamadım) teknolojilerinin gelişmesi ve bu teknolojiler için koordinasyon ve destek alanlarında kullanılacak. Bu fonla birlikte havacılıkta sürdürülebilirlik çalışmaları alanında 1.7 milyar euro’luk destek sağlanmış olacak. Avrupa Birliğinin 2035 hedefi sıfır emisyonlu hidrojen temelli güç ünitesi ve 2050 hedefi olan sıfır karbon emisyonuna ulaşmak için toplamda en az 2.4 milyar Euro destek verilmesi planlanmaktadır.
Tamamıyla elektrik temelli uçakların geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerin başında batarya teknolojisi gelmektedir.
Elektrik araçlarda bile bu sıkıntının yavaş yavaş çözüldüğünü varsayarsak, orta menzilli uçuşlarda %100 elektrikli uçakları beklemek yakın zamanda imkanız. Bu sebeple sektör hidrojen, SAF (sürdürülebilir havacılık yakıtı) ve melez teknolojiler üzerine yoğunlaşmış durumda. Elektrikli çözümler ilk önce kısa mesafe uçuşlar, küçük eğitim uçakları, şehir içi mobil çözümler (e-vtol, hava taksi vb.) alanına uygulanacak. Bu sebeple uçak üreticileri ve hava yolları birer birer kısa menzilli elektrikli hava aracı üreticilerini satın alarak/sipariş vererek destekliyorlar. Kimse bu yarışta geri kalmak istemiyor.
Aslında bu konular hakkında sayfalarca yazı yazabilirim. Ancak konunun özünü size aktarmaya çalıştım. Önümüzdeki haftalarda sürdürülebilir havacılığın temel kavramları üzerine daha detaylı yazılar yazmayı planlıyorum. Bu konuda son sözümü kariyerini havacılık alanında yapmak isteyen yeni mühendislerimize ve mühendis adaylarına seslenmek istiyorum. Sürdürülebilir havacılık alanında çalışmak isteyen ve kariyerini bu doğrultuda geliştirmek isteyen mühendis ve/veya mühendis adayları bu noktada muhteşem kariyer imkanlarına sahip olabilirler. Ayrıca ülkemiz havacılık alanında bu noktalara yoğunlaşırsa dünya ile yarışabilir düzeye gelebiliriz. Belki uçak üretimi konusunda geç kaldık ama sürdürülebilirlik alanında dünya çapında çözümler üretebiliriz. Enerjimizi bu noktaya odaklarsak İHA’larda elde ettiğimiz başarıyı bu alanda da yakalayabiliriz.
Boeing’in Merkezi Taşınıyor
Boeing demek birçok kişi için Seattle demekse de aslında Boeing ABD’nin birçok noktasında aktif olarak bulunuyor. Şirketin kurumsal merkezi ise Şikago olarak gözümüze çarpıyordu. Bu hafta medyada çıkan haberlerde Boeing’in kurumsal merkezini Washington D.C.’nin hemen dışına Arlington Virginia’ya taşınacağı duyuruldu. Bu şüphesiz kritik bir hamle. Boeing bu hamle ile otorite ile ciddi bir iş birliği planlıyor. Bu sayede birçok alanda gerilen FAA-Boeing ilişkilerinde yeni bir devir başlayabilir. Boeing ayrıca burada büyük bir AR-Ge merkezi ve Mühendislik kampüsü de kuracağını açıkladı. Bakalım bu karar Boeing’i hızlı bir şekilde toparlanma içine sokabilir mi? Bence bu karar yerinde. Mevcut sorunların çözümünde ve 797(NMA) uçağının tasarlanmasında da bu kritik karar önemli rol oynar.
Sizin sürdürülebilir havacılık hakkında görüşleriniz nelerdir? Görüşlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim. Geçen haftaki yazıma buradan erişebilirsiniz. Benimle sosyal medya hesaplarımdan veya iletişim bölümünden irtibata geçebilirsiniz. Yazılarımı ayrıca Medium ortamı üzerinden de yayınlıyorum. Beni oradan da takip ederseniz sevinirim. Haftaya görüşmek üzere
Dr. Caner ACARBAY
1 Yorum Yap
Sürdürülebilir yakıt anlamında THY aktif olmaya çalışıyor ve bu güzel bir olay. Aynı şekilde Pegasus, SunExpress gibi köklü firmaların da bence bu alanda kendini göstermeli. Maliyeti düşük bir yakıt olduğundan dolayı kısa mesafeli uçuşlar için önemli bir yeri var. Umarım ülkemizde daha da yaygınlaşır.