Bir Jumbojet Hikayesi: Boeing 747

by Çağdaş Serkan Kara

Merhaba bugün sizlere Havacılıkta yeni bir çağı başlatan ve Havacılık camiasında ‘Queen of the Skies’ yani ‘Gökyüzünün Kraliçesi’ olarak adlandırılan Boeing 747 uçağının hikayesini anlatacağım. Vakit kaybetmeden yazımıza geçelim.

1963 YILINDAKİ BOEING 747 TASARIM HİKAYESİ

Boeing 747 yolcu uçağının hikayesinin anlatabilmemiz için biraz eskiye gitmemiz gerekiyor. Sanıldığının aksine 1969 yılına değil, sizleri biraz daha eskiye götüreceğim.

Takvimler 1963 yılını gösterdiğinde Amerikan Hava kuvvetlerinin çok büyük askeri kargoları taşıyabilecek bir nakliye uçağı ihtiyacı doğmuştu. Halihazırda bulunan C-141 Starlifter uçağı bu taleplere gerek menzili gerek kargo kapasitesi açısından yetersiz kalıyordu. Amerikan Hava Kuvvetleri okyanusu aşabilecek ve geniş kargo kapasitesi imkanı sunan yeni bir uçak arayışına girmişti.


Bu arayışa Mayıs 1964 yılında aralarında Boeing, Douglas, Lockheed gibi markaların bulunduğu 8 şirketten motor ve gövde tasarımları/önerileri geldi. Bu uçağın önden yüklenmesi gerektiğinden kokpitin bulunduğu yere bir kapı dahil olması gerekiyordu. Tüm firmalar kokpiti kargo kompartımanının üzerine taşıyarak bu sorunu çözmüştü. Douglas firmasının tasarımında kanat önünde ve üzerinde ‘pod’ bulunuyordu. Lockheed markasının tasarımında ise uçağın uzunluğu boyunca devam eden bir kambur vardı. Boeing ise bu iki şirketin tasarımını harmanlayarak bir tasarım sundu. Sonuç olarak Lockheed şirketinin tasarımı kabul edildi ve dönemin en büyük askeri nakliye uçağı olan, günümüzde de hala Amerikan Hava Kuvvetlerinde görev yapan C-5 Galaxy uçağının atası CX-HLS modeli meydana gelmiştir. Boeing bu proje için geliştirilen teknolojileri ve kokpit konseptlerini 747 projesinde kullanmıştır.

YENİ BİR UÇAK TEKLİFİ/İHTİYACI

1960’lı yılların başında havayolu taşımacılığı gelişmeye dolayısıyla talepler artmaya başlıyordu. Boeing 707 ve Douglas DC-8 jet taşımacılığı havayolu seyahatinde devrim yaratmıştı. Dönemin popüler havayolu ve Boeing’in önemli müşterisi olan PAN AM (Pan American World Airways) artan yolcu talebini karşılaması nedeniyle Boeing’ten 707’nin iki katı büyüklüğünde bir uçak geliştirmesini istedi. Boeing ise bu talebi geri çevirmedi ve artan talebi karşılamak için Joe Sutter önderliğinde yeni bir uçak tasarlamaya başladı. Yeni uçağın model numarası 747 olacaktı. Joe Sutter talepleri ve gereksinimleri daha iyi anlayabilmek için PAN AM ve diğer havayollarıyla birlikte tasarım çalışması yürütmüştü.Tarihler 1966 yılının Nisan ayını gösterdiğinde uçağın lansman müşterisi 25 Adet Boeing 747-100 siparişiyle PAN AM olmuştu.Bu dev siparişin etiket fiyatı 525 milyon dolardı. Boeing’in 50.yıldönümünde Everett tesislerinde düzenlenen imza töreninde PAN AM başkanı Juan Trippe’nin şu sözleri 747’nin sadece bir uçaktan ibaret olmadığını kanıtlar nitelikteydi: ‘İnsanlığın kaderi için kıtalararası füzelerle rekabet eden büyük bir barış silahı…’

KENDİNE ÖZGÜ TASARIM: BOEING 747

Boeing, 747’nin yolcu uçağı satışları düşse bile yük taşımak ve üretim hattında tutmak için kolay bir şekilde kargo uçağına uyarlanabilecek şekilde tasarladı. Bu nedenle kokpit, burun konisine bir yük yükleme kapısı dahil edilebilecek şekilde tasarlanmış ve bir üst güverteye yerleştirilmiştir. Bu tasarım 747’nin kendine özgü kamburunu ortaya çıkarmıştır. İlk başta kokpitin arkasında kalan küçük alanın nasıl kullanılacağı kesin değildi ama sonradan günümüz First Class yolcu deneyiminin başlangıcı olacak ve 1970’li yıllarda bir ekole dönüşecek olan Lounge olarak kullanılma kararı alındı. Boeing 747 gibi bir uçağa güç verecek olan motorları ise Pratt & Whitney markası üstlenmişti. Uçağa güç verecek olan JT9D motorları için Pratt & Whitney çalışmalarına başlamıştı. 747 yavaş yavaş ayağa kalkıyordu.

BİR EKOL DOĞUYOR

Şüphesiz Boeing 747 birçok şeyin miladı olmuş ve birçok şeyinde önünü açmıştır. İşte bunlardan bir tanesi Boeing’e kazandırdığı Everett tesisleriydi. Boeing PAN AM’a ilk 747’nin 1969 sonunda teslim edileceğinin sözünü vermişti. Bu nedenle çalışmalar çok hızlı ilerliyordu. Ancak Boeing’in 747 gibi büyük bir uçağı üretip montajlayabileceği bir tesisi yoktu. Boeing yeni bir fabrika inşa etmeye karar vermişti.Yaklaşık 50 şehir arasından Seattle’daki Paine Field seçilmişti ve böylece Dünyanın en büyük yapılarından biri olan Boeing Everett Factory hayata geçmişti.

Paragrafın başında da dediğim gibi Boeing 747 birçok şeyin miladı olmuş ve birçok şeyinde önünü açmıştır. Günümüz simülatör uçuşlarının atası 747 diyebiliriz. Boeing, bir kamyonun çatısına monte edilmiş bir maket kokpitten oluşan “Waddell’in Vagonu” (adını 747 test pilotu Jack Waddell’den almıştır) olarak bilinen alışılmadık bir eğitim cihazı yaptı. İlk 747’ler hala inşa edilirken, cihaz pilotların yüksek bir üst güverte konumundan taksi manevraları yapmasına olanak sağladı.

KRALİÇE HAYATTA

Takvim yaprakları bu kez 1968 yılının 30 Eylül’ünü gösteriyordu. Boeing’in Everett tesisleri önünde ilk 747 halka açılmıştı. Devasa kanatları dört turbofan motoruyla o artık insanların gözünde bir ekoldü. Uzunluğu 70,6m,kanat açıklığı 59,6m,yerden yüksekliği 19,3m,boş ağırlığı 162 ton olan ve maksimum 333 tonla kalkabilen bu güzel kuşun havacılığa çok büyük hizmetler sunacağı kesindi. Bu lansmanın ardından 747 ilk uçuşunu Şubat 1969’da yaptı, devam eden aylarda ise PAN AM ile servise girdi. Günümüze kadar 747-100,-200,-300,-400 ve -8i olarak farklı versiyonlarını gördüğümüz 747’nin değişmeyen tek şeyi karakteristik yapısıydı. Geçtiğimiz yüzyılda ise birçok olayın başkahramanıydı.

Bu haftalık bu kadar. 747 ile ilgili yazılarım devam edecek. Önümüzdeki hafta yine yoğun içeriklerle karşınızda olacağım. Benimle sosyal medya hesaplarımdan veya iletişim bölümünden irtibata geçebilirsiniz. Haftaya görüşmek üzere.

Resim Kaynakları

Kaynak 1

Kaynak 2


You may also like

Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00